Sabırlı Çocuk ve Dilek Ağacı Hikayesi Oku - Dinle
Bir zamanlar küçük bir köyde yaşayan Yusuf adında sabırlı bir çocuk vardı. Yusuf, yoksul bir ailenin evladıydı ve zorluklar içinde büyüyordu. Ama her ne olursa olsun, her zaman şükrediyor, sabrediyor ve iyi bir insan olmayı seçiyordu. Köydeki herkes onun sabrını ve güzel ahlakını takdir ederdi.
Yusuf’un ailesi, geçimlerini çiftçilikle sağlıyordu. Bir gün tarlada çalışırken Yusuf’un babası hasta düştü ve artık çalışamaz hale geldi. Aile daha da zor duruma düştü. Yusuf ise babasına yardım etmek için daha çok çalışmaya başladı. Ancak ne kadar çalışırsa çalışsın, ailesinin ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyordu. Her gece Allah’a dua ediyor, ailesine yardım etmesi için bir çözüm göndermesini diliyordu.
Bir gün Yusuf, köyün yakınındaki ormanda odun toplarken yaşlı bir dervişle karşılaştı. Derviş, Yusuf’a gülümseyerek yaklaştı ve ona dedi ki:
“Evlat, senin sabrın ve iyi niyetin herkes tarafından biliniyor. Şimdi sana bir sır vereceğim. Ormanın derinliklerinde bir dilek ağacı var. Bu ağaç, yalnızca sabırlı ve temiz kalpli insanlara dileklerini verir. Ama dikkatli olmalısın. Dileğin yerine gelmeden önce ağacın gölgesinde sabırla beklemen gerekecek.”
Yusuf, dervişin söylediklerini dinledi ve teşekkür ederek dilek ağacını aramaya başladı. Günlerce ormanın derinliklerinde yürüdü. Yorulmuş, aç kalmış ve defalarca vazgeçme noktasına gelmişti, ama kalbindeki sabır ve Allah’a olan güveniyle yoluna devam etti. Sonunda, tarif edilen ağacı buldu. Ağaç, diğer ağaçlardan farklıydı; altın sarısı yaprakları ve pırıl pırıl bir gövdesi vardı.
Yusuf, ağacın altında diz çökerek Allah’a dua etmeye başladı. Kalbinden geçen dileği ailesinin huzur ve mutluluğuydu. Gözlerini kapatarak sabırla bekledi. Günler geçti, haftalar oldu. Açlık ve yorgunluk onu zorluyordu ama Yusuf asla vazgeçmedi.
Bir sabah güneş doğarken ağaçta bir ışık belirdi. Yusuf’un dileği kabul edilmişti. Ormandan döndüğünde, köyünde büyük bir sürprizle karşılaştı. Komşuları onun ailesine yardım etmek için seferber olmuş, tarlalarını ekip biçmişlerdi. Babası da iyileşmeye başlamıştı. Yusuf, Allah’a şükrederek sabrın ve iyi niyetin nasıl mucizeler doğurduğunu bir kez daha anladı.